Burdur Gölü ve Dikkuyruk

11
3617

Bu yazımda karşımıza çıkıp diklenemeyen ama sessizce dik duran, daha doğrusu dik durmaya çalışan iki değerli varlığımızdan bahsedeceğim. Birisi her geçen gün yok olmayla karşı karşıya olan ve sürekli küçülen Burdur Gölü, diğeri bu gölde en fazla popülasyonu gözlemlenen ve kış aylarında Burdur Gölünde konaklayan nesli tükenmek üzere olan Dikkuyruk ördeği. Evet bu iki çok önemli değerimiz maalesef her geçen gün gözümüzün önünde eriyip gidiyor.

Özellikle Burdur Gölü için Doğa Derneği başta olmak üzere bir çok sivil toplum kuruluşu ve Burdur ilindeki bazı kamu kuruluşları önemli çalışamalar ve kampanyalar yaptılar. Kampanyaların bilinçlenme ve sorunun bireylere duyurulması bağlamında elbette faydalı olduğu söylenebilir, ancak Burdur Gölünün yok olmasının önüne geçecek somut bir çözüme henüz etki edemedi. Keşke edebilse… Bu küçük yazı da belki böyle büyük bir adımın atılmasını sağlayamayacak, ama en azından bir çok kişi bu sayede bu sorunu öğrenecek, duyacak veya bilenler tekrar hatırlayacak. Kim bilir belki yetkili ve etkili birilerinin kulağına veya vicdanına kadar ulaşır… Ayrıca bu benim adıma bir vefa borcu da… Zira Burdur benim memleketim.

burdur-01
Burdur Gölü – http://burdur.gtb.gov.tr sitesinden alınmıştır.

Burdur Gölü ülkemizin 7. büyük gölüdür. Ortalama göl alanı 153 km², rakımı 842,87 metredir. Suyu deniz suyuna oranla iki kat daha tuzludur. Bu tuzluluk oranına rağmen gölde yaşamaya adapte olmuş Burdur dişli sazancığı (Aphanius sureyanus) dünyada sadece Burdur Gölünde yaşamakta ve Gölün yok olmasıyla birlikte nesli tehlike altına girmiştir. Bununla birlikte nesli küresel ölçekte tehlike altında olan dikkuyruk ördeğinin (Oxyura leucocephala) dünya populasyonunun büyük bir bölümü kışlamak için gölü kullanmaktadır.

burdur-golu
Burdur Gölü – http://www.denizlikent20.com/ sitesinden alınmıştır.

 

Gölün su seviyesi 1970 yılından beri düşüşe geçmiştir. Bunun en önemli nedeni tarımsal sulama amacıyla plansız bir şekilde gölü besleyen akarsular üzerine inşa edilmiş baraj ve göletlerdir. Öte yandan yer altı sularının aşırı derecede sondajlarla çekilmesi göldeki su seviyesi düşüşünün en önemli nedenidir. 1970 yılında göle fiili su girişi 243 hektometreküp iken 2000 yılında su girişi 34 hektometreküpe düşmüştür. 2009 yılında Karaçal Barajı’nın su tutmasıyla birlikte göle su girişi yok denecek kadar azalmıştır. Burdur Gölünün kapladığı ortalama alan yukarıda da belirttiğim gibi 153 km2 olarak ölçülmüş, ancak bu rakam 36 yıl önce 228 km2 idi.(Kaynak: Wikipedia)

2040ta-Burdur-Gölü1

Peki gölü kurtarmak için neler yapılmalı diye soracak olursanız işte cevabı; “Gölü korumak için yerel sulak alan komisyonu üyesi kuruluşların katkılarıyla 2008 yılında hazırlanan Burdur Gölü Yönetim Planı’nın amaçları arasında “gölün hidrolojik seviyesinin dengelenmesi” yer almasına rağmen bu güne kadar bu yönde bir faaliyet gerçekleştirilmemiştir. 2012 yılında süresi dolacak yönetim planın revizyonu sürecinde göle buharlaşma miktarından daha fazla su girmesini sağlayacak faaliyetler belirlenmeli ve bu faaliyetler uygulanmalıdır. Öncelikle barajlarda tarımsal sulama için gerekli olan sudan daha fazlası tutulmakta ve bu suların bir an önce göle bırakılması gerekmektedir. Orta vadede havzada sulu tarım alanlarında devam eden salma sulama yöntemi yerine kapalı taşıma basınçlı sulama yöntemlerine dönüş için ilgili kurumların gerekli yatırımları yapması gerekmekte. Tasarruf edilecek su göle bırakılmalıdır.”

Göl böylesine tuzlu olmasına rağmen şehir merkezine çok yakın olduğu için su sporları ve dalış eğitimleri için kullanışlıdır. Toros Sıra Dağlarının Akdenizden gelen sıcak hava dalgalarını kesmesi sonucu karasal iklime sahip olan Burdur ili göl sayesinde nem tutabilmekte ve havanın daha yumuşak olmasını sağlamıştır. Eğer Burdur Gölü yok olursa, değişecek yöre iklimi Burdur’da tarıma, meyveciliğe ve hayvancılığa zarar verecek. Gölün kurumasına bağlı olarak tarım ve hayvancılıkta yaşanacak verim kayıpları, köyden kente ve kent dışına göçü tetikleyecek. Göl suyunun çekilmesiyle oluşacak rüzgâr erozyonu riski, hem köylerde yaşayanların hem de Burdur kent merkezinde yaşayanların sağlıklarını tehdit edecek. Burdur Gölü çevresinde ayrıca 194 farklı kuş türü ve 10 tür sürüngen yaşamını sürdürüyor. Burdur Gölü yok olursa, Burdur dişli sazancığının nesli yeryüzünden silinecek, göl ve çevresinde varlığını sürdüren tüm canlıların yaşam alanları daralacak. Umarım bu kötü son yaşanmaz…

Dikkuyruk-1a

Nesli tükenme tehlikesiyle karşı karşıya olan Dikkuyruk ördeği, ismiyle müsemma dik durmaya ve direnmeye devam ediyor. Akbaş veya Kalkıkkuyruk diye de isimlendirilen bu değerli ve bir o kadar da güzel olan kuş ülkemiz için önemli bir tür. Kışın konaklama ve bahar ayında üreme için ülkemizi tercih ediyor. En yüksek popülasyonu (Dünya nüfusunun %70’i) Burdur’da bulunuyor. Bu kuşları Burdur’da göremesem de Van’da pek çok kez görme ve bir kaç defa da fotoğraflama imkanım oldu. Ülkemizde Burdur Gölü dışında her yıl Van Erçek Gölünde, Bitlis Sodalı Gölde ve Manyas Kuş Cenneti Gölünde görülebiliyor. Bazı yıllarda da Ankara, Sinop, Kayseri, İzmir, İstanbul gibi bazı şehirlerimizde bulunan uygun göllerde gözlem kayıtları bulunuyor.

Şimdi isterseniz nesli tükenmek üzere olan bu sevimli kuşun yıllara göre ülkemizdeki ve özellikle Burdur Gölündeki durumu nedir bir bakalım. 1991 Şubat KOSK (Kış Ortası Su Kuşları) sayımında Burdur Gölünde 10.927 adet Dikkuyruk sayılmış. Ocak 1999’da sayıları 1.451’e düşmüştür. 2005 yılında 440, 2008 de 711, 2010 da 80, 2012 de 639, 2013 de 247 (Bu yıl Karataş’ta 11 adet kaydı var) 2014 de 13 ve 2015 de 11 adet Dikkuruk sayılmıştır. Burdur Gölü gibi en çok görüldüğü alan olan bir yerde sayının bu kadar hızlı düşmesi ürpertici bir gerçeği gözler önüne seriyor. Nesli tükeniyor. Burdur Gölü dışında Dikkuyruk’un en fazla gözlendiği alanlardan Konya Kulu’da 2004 yılında 250 adet sayılmış ve sonraki yıllarda hiç kaydı yok. Sinop’ta 2009 yılında 116 adet sayılmış ve yıl 2014 de sayı 72’ye düşmüştür. 2015 yılında Sapanca Gölünde 32 adet ve İstanbul Küçükçekmece Gölünde sadece 4 adet sayılmıştır.

_KUS8914

Dikkuyruk’un sayısının bu kadar azalması ve özellikle ülke içerisinde farklı göllerde az sayıda dağılmaları yaşam alanlarının baskıya maruz kaldığı ve yer değiştirmek zorunda oldukları noktasında işaretler taşıyor. Ancak asıl sorun net bir biçimde Burdur Gölündeki azalışları ve gölü artık daha az kullanıyor olmaları. Bunun en büyük nedeni suların çekilmesi neticesinde sazlık alanların kuruması ve yuva yapacak sazlık bulmakta zorlanmaları olsa gerek. O nedenle Burdur Gölünü kurtarma programının acilen devreye girmesi ve hem gölün, hem dikkuyrukların hem de dişli sazancıkların kurtarılması için çalışmaların yapılması gerekmektedir.

Bu kadar içinizi kararttıktan sonra güzel kuşumuzu nerede ve nasıl fotoğrafladığımı anlatarak yazıyı tatlı bir noktaya bağlayayım. Dikkuyruğu Van’da fotoğraflamak için biraz emek ve sabır yeterli oluyor. Eğer yuva yaptıkları ve yavru çıkardıkları alan bozulmamış ise hala gidilip fotoğrafları çekilebilir. Doğal olarak oluşmuş etrafı sazlıklarla çevrili küçük bir gölette bulundukları için eğer sazlık engeli aşılabilirse çekim oldukça yakın ve güzel oluyor. Sazlık alanın dibi tamamen balçık olduğu için sazlığın içerisine tek başına girmek biraz riskli. Biz de Sevgili Serhat KARACA ile bu sazlıklara beraber girmiştik. Belli bir mesafede bir birimize yakın ve arkalı önlü ilerleyip sazlıkların bittiği alana kadar girdik. Su seviyesi göğsümüze kadar çıkıyordu. Hatta üzerimizde tulum çizme olmasına rağmen çizmenin üst kısmından biraz su içeriye dahi girmeyi başarmıştı 🙂 Suyun ve çamurun içerisinde yaklaşık 3 saat beklemeden sonra dikkuyruklar önümüzde arz-ı endam ettiler.  Bize de onların bir birinden güzel fotoğraflarını çekmek kaldı. Van’a yolunuz düşerse Erçek Gölünde bu güzel kuşu görebilirsiniz. Daha ne kadar daha oralarda görülebilir bilemiyorum ama nesli tükenmeden gidip yakından fotoğraflamak mümkün.

Yazıya burada noktayı koyarken KOSK sayımı bilgileri ve Burdur Gölü raporu için Doğa Koruma ve Milli Parklar 6. Bölge Müdürlüğü, Burdur Şube Müdürü sevgili Tamer YILMAZ’a çok teşekkür ediyorum. Diğer taraftan bu yazıyı okuma zahmetine katlanan ve farklı platformlarda paylaşmak suretiyle bu önemli konunun daha çok kişiye ulaşmasına destek verecek olan tüm dostlara, okurlara ayrıca teşekkür ediyorum. Esen kalın…

_KUS8905

_KUS8922

_KUS1594

_KUS8930

_KUS8947

_KUS8428

 

11 YORUMLAR

  1. Yazını ilk okuyanlardan olmak istedim. Önceden yazacağını da bildiğim için merakla bekliyordum. Burdur Gölü ve Dikkuyrukları yıllardan beri en yakından takip eden, bunun için gerek işim , gerekse kişisel ilgim nedeniyle elimden geldiğince mücadele eden biri olarak böyle güzel bir yazıyı kaleme almandan son derece mutlu oldum. Tüm dilek ve temennilerine katılıyor,teşekkürlerimi sunuyorum. Saygılarımla…

    • Tamer bey değerli desteğin, verdiğin bilgiler ve özellikle de ilgi ve beğenin için çok teşekkür ediyorum. Sizlerin Burdur ili ve çevresine çok büyük hizmetler yapacağınıza inanıyorum. Çalışmalarınızı da her zaman takip ediyorum. İyi ki varsınız. Kolaylıklar diliyorum. Sevgi ve saygılarımla…

    • Sevgili Serkan konu elbette üzücü ama zaten bizim gibi doğayı seven ve doğada olan kişiler her geçen gün yeni bir şeylere üzülüyor. En azından kendi çapımızda bir şeyler yapıp üzülecek şeylerin sayısını azaltabilirsek ne mutlu. Destek ve ilgin için teşekkürler. Sana da mutluluk ve kolaylıklar 🙂

  2. Konuyla ilgili farkındalagin artmasına katkida bulundugun ve keyifli gecirdigimiz gunleri hatirlattigin için teşekkürler… Gel yine tulumlari giyip gidelim yanlarina 🙂

    • Desteğin için teşekkürler. Gelmeyi çok istiyorum. Belki de gelirim. Bir keşif yap, oradalarsa görüşelim 🙂 Sevgiler…

    • Teşekkürler İsmail bey. Dernekler ve Burdur’daki STK’lar bir şeyler yapıyor ama daha çok desteğe ihtiyaç olduğu aşikar. Sevgiler…

  3. Yazıyı üzülerek okudum. Umarım bu güzel varlıkların neslini çok geç olmadan koruyabiliriz. Farkındalık yaratan bir yazı olmuş. Emeğine sağlık. Ayrıca fotoğraflarını çok beğendim. Bursa ‘ya yolun düşerse beklerim . Saygılar…

    • uzun süredir sivil toplum kuruluşları ve gönüllüler Bu duruma dikkat çekmeye çalışıyor ama maalesef kayda değer bir ilerleme olmuyor. Bu mahkeme kararı bakalım ne kadar etkili olacak… Ama her küçük adım başka adımları ve toplamda da başarıyı getirecektir. İlgi ve beğenin için teşekkür ederim Zafer hocam. Tekrar görüşmek dileğiyle… Sevgiler…

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here